23 Nisan 2018 Pazartesi

Fahrenheit 451

Fahrenheit 451 ile İlgili Kitap Değerlendirmesi
Fahrenheit 451 = Kitapların yanıp tutuştuğu sıcaklık derecesidir.
Ray Bradbury'nin efsanevi eseri Fahrenheit 451'de, yazar yarattığı Dünya ile geçmişte yaşananların, gelecekte de yaşanabileceğini eleştirel bir dille, bir distopya olarak okuyucuya sunmuş.
Kitaptaki kurulmuş gelecekte, itfaiyecilerin tek görevi, içerisinde kitap bulunan evleri bulup yakmaktır. Öykü, Guy Montag adında bir itfaiyecinin yaşadıkları üzerine kuruludur. İşini hiç sorgulamadan, severek yapan Montag bir gün yolda Clarisse adında bir kızla tanışır. Clarisse, dünyadaki her şeyi sorgulayan, meraklı ve diğer hayatı monotonlaşmış insanlardan kendini farklılaştırmış biridir. Montag da Clarisse ile zaman geçirirken bir süre sonra onun gibi düşünmeye başlar. Kendi kendine sorular sormaya başlar: Kitapları neden yakıyorlardı? İçlerinde ne vardı? İnsanların birbirleriyle konuşması ve bir şeyle meşgul olması neden yasaklanmıştı?
          Bu sohbeti izleyen birkaç gün içerisinde Montag, sıradan bir şekilde işine devam eder ancak kafasını kurcalayan o soru üzerine hep düşünür ve en sonunda yakmaya gittikleri evlerden kitap çalar ve gizlice okumaya başlar. Bir gün yakmak için gittikleri bir evde, kitapların sahibi kadın kitaplarını bırakmak yerine onlarla beraber yanmak ister. Montag, kitaplar için ölünebiliyorsa, en başından beri yaptığı iş yanlış mıydı diye düşünmeye başlar.
          Bunun üzerine evine döner ve sakladığı birkaç kitabı karısı Mildred’e gösterir, karısı korkuyla irkilir ve kitapları hemen yok etmesini ister. Ancak Montag bir daha kitap yakmayacağını söyler ve evden ayrılır. Montag’ın bu serüvenini anlatan kitap, oldukça yalın bir dille yazılmış. Ancak konuların iç içe olması ve üstü örtülü olarak okuyucuya sunulması okuyucunun kafasını çalıştırmasını ve olayları yorumlamasını gerektiriyor. Çok farklı bakış açılarıyla zenginleştirilmiş bu kitapta anlatılmaya çalışılan konu, içerisindeki karmaşaya rağmen net bir şekilde anlatılmayı başarmış.
          Kitapta betimlemeler de oldukça fazla. Özellikle en son bölümde, Montag’ın gidişi anlatılırken kullanılan mecazlar ile betimlemeler mükemmel bir bütün oluşturuyor. Kitabı okumanızı şiddetle tavsiye ederim. İçerisindeki kurguyu, mükemmel bir edebi anlatım ile birleştirmiş olan Ray Bradbury, gerçekten çok iyi iş çıkarmış.

19 Nisan 2018 Perşembe

Marslı

Marslı (The Martian) Kitabı İle İlgili Kitap Değerlendirmesi

          Andy Weir'in 2009'da yazmaya başladığı Marslı kitabı 2014 yılında yayımlandığında bilimkurgu dünyasında oldukça ses getirmiş ve herkes tarafından beğeniyle karşılanmıştır. Hatta yayımlandığı yıl New York Times Bestseller listesine girmeyi başarmıştır.
          Kitap, bir kaza sonucu Mars'ta kalan Mark Watney isimli bir astronotun hayatını konu alıyor. Mark ve çalışma arkadaşları, Mars yüzeyinde testler ve deneyler yapmak için Mars'a gönderiliyor. Bir fırtına çıkması sonucu Mark ve arkadaşları Dünya'ya geri dönmek zorunda kalırlar. Ancak Mark, fırtına süresince ona çarpan bir nesneden dolayı düşer ve sürüklenir. Arkadaşları onun bulmak için zaman kaybedemeyeceklerini anlar ve Dünya'ya geri dönmek için uzay gemisine binerler. Mark ayıldığında Mars'ta tek başına olduğunu anlar ve olabildiğince uzun süre yaşamaya çalışır. Yaşam mücadelesinin 54. gününde Dünya ile iletişim kurmayı başarır ve Dünya'dan yardım ister. Mark'ın bu serüvenini anlatan kitabı okurken elinizden bırakmak istemeyeceksiniz.
          Kitabın Mark'ın günlüğü gibi yazılmış olup kitapta çok samimi bir dil kullanılmış olması kitabı eğlenceli hale getiriyor. Kitabın içerisinde bol bol teknik ve gerçek bilgi de olduğu için oldukça gerçekçi bir anlatıma sahip. Ancak bu teknik bilgilerden okurken bir süre Sonora sıkılabilirsiniz. Şunu da belirtmeliyim ki, zaten ilgilendiğim bir konu hakkında yazıldığı için okurken deneyleri ve testleri bir kere de ben kafamda yaptım ve gayet zevkliydi.
          Kitabı okurken bir yandan "Acaba ne olacak" diye heyecanlanırken bir yandan da kendinizi resmen Mars'ta bir Hab'ın (Mars'taki yaşam alanlarına verilen isim) içinde gibi hissedeceksiniz. Betimlemeler gayet fazla, Ancak kitabı okurken betimlemeler su gibi akıyor ve 3 sayfalık betimlemeyi sanki bir satırmış gibi okuyup geçiyorsunuz.
          Ayrıca önceden bahsettiğim gibi kitabın üslubu oldukça samimi. Mark, kendi Hayatının Mars'ta geçen kısmını, kendi ağzından ve kendi düşüncesiyle okura yansıtıyor.Andy Weir'in aralarda da onu kurtarmaya çalışan kişilerin düşüncelerini Mark'ın yaptıklarından ve düşüncelerinden bağımsız olarak yansıtması da kitaba ayrı bir hava katıyor. Siz aralarında bağ kurmaya çalışırken kitap gözünüzde akıp gidiyor.